Antibiyotiklerin Zararına Yenisi Eklendi
Bir çok hastalığın tedavisini zora sokan bilinçsiz antibiyotik kullanımının bugüne kadar bilinen zararlarına bir yenisi daha eklendi.
Uzman diş hekimlerinden, çocuklukta daimi dişlerin oluşması sırasında kullanılan tetrasiklin grubu antibiyotiklerin, dişlerde renklenmelere neden olduğu uyarısı geldi.
Protez Uzmanı Dr. İlker Arslan, toplumsal ilişkilerde temiz ve bakımlı dişlere sahip olmanın büyük önem taşıdığını, araştırmalara göre, ilk karşılaşmalarda yüz bölgesinde en çok dikkat edilen bölgenin dudaklar ve dişler olduğunu belirtti.
Arslan, bugünün dünyasında ‘‘estetik gülüş‘‘ şeklinde bir kavram ortaya atıldığını, bunun ‘‘Öncelikle kişinin kendi beğendiği, diğer insanların da hoşuna giden, yüzün bütünüyle uyumlu ve doğal bir gülümseme‘‘ anlamına geldiğini söyledi.
Dişler, diş etleri ve dudakların estetik gülüşün 3 ana bileşeni olduğunu bildiren Dent Suadiye Diş Kliniği‘nden uzman Dr. Arslan, şu bilgileri aktardı.
‘‘Dişler temiz, sağlıklı, düzgün sıralanmış ve boyut olarak yüzün tamamıyla ve kendi aralarında orantılı olmalıdır. Bu oran yüz yıllardır kullanılan doğada bir çok canlı ve cansız varlıkta olan, bununla beraber insan yapımı bir çok estetik yapıda ön plana çıkan altın orandır. Diş etleri ise dişleri bir çerçeve gibi sarmaktadır. Bunların sağlıklı olması, dişlerin hem boyutlarını, hem renklerini, hem dizilimlerini etkiler. Bu yüzden güzel bir gülüş için mutlaka sağlıklı ve düzgün formda diş etlerine sahip olmak gerekir. Dudaklar ise hem dişleri, hem de diş etlerini çevreleyen ve boyutlarına göre dişlerin görünürlüğünü etkileyen önemli bir bileşendir.‘‘
Genelde ten renginin hakim olduğu yüzde beyaz dişlerin bir kontrast yarattığını ve daha çok dikkat çektiğini vurgulayan Arslan, düzgün form ve dizideki renk uyumu olan dişlerin, yüzün görünümünü tamamlayan en önemli yapılar olduğuna dikkati çekti.
Arslan, ‘‘Güzel bir yüz yapısına sahip kişilerde normalden daha uzun veya kısa dişlerin bulunması, özellikle ön grup dişlerde çürük veya eski, renkleşmiş dolguların olması, diş etlerinin çok fazla görünmesi veya çekilmiş olması, yaşlanmaya bağlı olarak diş renklerinin koyulaşması, aşınmaya bağlı boylarının kısalması diş estetiğini bozar, yüzün tamamını da etkiler‘‘ diye konuştu.
Dişlerde sağlıksız bir görünüme neden olan etkenlerin başında sigaranın geldiğini anlatan Arslan, yoğun sigara tüketen ve ağız bakımı iyi olmayanların dişlerinde sararmalar görüldüğüne işaret etti.
Fazla miktarda çay ve kahve tüketenlerde, sigaranın da etkisiyle dilde renklenme ve tat almada bozukluk meydana gelebildiğini belirten Arslan, ‘‘Bu nedenle diş bakımının yanında günlük dil bakımı da çok büyük önem taşıyor‘‘ dedi.
Dr. İlker Arslan, şebeke suyunda yoğun flor bulunan bölgelerde yaşayanların dişlerinde, aşırı flora bağlı renklenmeler görülebildiğini belirterek, ‘‘Dişin iç yapısından kaynaklanan bu tür bir renklenmede, beyazlatma yerine porselen veya kompozit laminalar kullanılması daha yerinde olur‘‘ önerisini dile getirdi.
Gereksiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının diş sağlığı üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu bildiren Arslan, ‘‘Daimi dişlerin oluşması sırasında kullanılan tetrasiklin grubu antibiyotikler, dişlerde renklenmelere neden olabiliyor. Bu gibi durumlarda beyazlatma işlemi bile etkili olamıyor, görüntü ancak porselen ve kompozit protezlerle düzeltilebiliyor‘‘ diye konuştu.
‘‘Hekim Önerisine Uyulmalı‘‘
Estetik bir gülüş için çeşitli yöntemler uygulandığını, dişlerin rengini değiştirebilmek için uygulanabilecek en kolay ve hızlı çözüm olan beyazlatmanın bunlardan birisi olduğunu belirten Arslan, bu işlemin, özellikle form ve diziliş bakımından herhangi bir problemi olamayan, koyu renkli veya renkleşmiş dişe sahip kişilere uygulanabileceğini söyledi.
Eskiden daha çok diş ve diş etlerine zarar veren yöntemler kullanılırken artık dişlerde hemen hemen hiç hassasiyete yol açmayan sistemler uygulandığını, diş etlerini korumak için de özel jeller tatbik edildiğini bildiren Arslan, bu alanda lazerin de devreye girmesiyle dişlerde meydana gelebilecek hassasiyetlerin minimuma indirildiğini kaydetti.
Beyazlatma işleminin evde, hasta veya muayenehanede doktor tarafından da yapılabileceğini ifade eden Arslan, şu uyarıları dile getirdi:
‘‘Genel olarak muayenehane ortamında yapılan beyazlatma işlemleri önerilir. Yarım saat gibi kısa bir sürede hem kimyasal olarak daha güçlü, hem de beyazlatma cihazlarının kullanılmasıyla çok etkili sonuçlar elde edilebiliyor. Ayrıca bu işlemlerin hepsinin doktor kontrolünde olması diş ve diş etlerinde istenmeyen sonuçların oluşmasını engelliyor. Ev tipi beyazlatmalarda uygulanan kimyasalların yüzdesinin düşük olması ve hastanın 15 gün boyunca günde bir kaç saat bunu takma zorunluluğu bulunması bu işlemleri zorlaştırıyor. Ayrıca bunların düzenli kullanılmamasına bağlı, istenilen sonuçların elde edilememesi gibi problemler de görülebiliyor. Daha fazla beyazlık elde etmek için uygulanan fazla miktardaki kimyasal diş etlerinde de problemlere neden oluyor. Beyazlatma işlemlerinde, muayenehanedeki işlemi takiben evde kısa süreli beyazlatma uygulaması da yapılabilir. ‘Ofis tipi‘ dediğimiz muayenehane ortamındaki beyazlatmalar, hem zaman hemde etki bakımından çok daha avantajlıdır.‘‘
Piyasada satılan beyazlatma ürünlerinin bir çoğunun etkisinin çok düşük olduğunu, ayrıca bu ürünlerin diş ve diş etlerinde hassasiyet ve tahribata neden olabildiğini vurgulayan Dr. Arslan, ‘‘Mutlaka hekim tarafından önerilen ürünler kullanılmalıdır. Beyazlatma özelliği taşıyan diş macunlarıyla diş renginin bir kaç ton açılması neredeyse imkansızdır. Özellikle içinde ne olduğu bilinmeyen, yetkili kurumların onaylamadığı ürünler probleme neden olabilir‘‘ şeklinde konuştu.
Televizyon ekranlarına yansıyan beyaz dişlerin, ancak porselen protezlerle mümkün olabildiğini belirten Arslan, ‘‘Temiz, açık renkli, ten rengi ile uyumlu, doğallığını kaybetmemiş dişlerle gülümsemek en idealidir‘‘ görüşünü dile getirdi.
‘‘Erkekler de Estetik Gülüş İstiyor‘‘
‘‘Estetik gülüş‘‘ün bir diğer bileşeni olan ağız ve dudak görünümünün düzeltilmesi için de yeni yöntemler uygulandığını belirten Arslan, dişlere yerleştirilen ‘‘estetik lamina‘‘lar ile diş boyları ve biçimlerinin düzenlenebildiğini söyledi.
Bu yöntemle tedavi sürecinin bir hafta gibi kısa bir sürede tamamlanabildiğini kaydeden Arslan, ‘‘Dişlere yapılacak müdahalelerle direkt olarak dudaklarda dolgun bir görünüm elde edilmesi mümkün değil. Ancak, dişlerde çok az ve genellikle hiçbir aşındırma yapmadan uygulanan estetik laminalarla daha estetik bir görünüme sahip olunabiliyor‘‘ ifadesini kullandı.
Dişlerin görünürlüğünün artmasının, dudakların daha hacimli görünmesini sağladığını anlatan Arslan, şu bilgileri verdi:
‘‘Halk arasında ‘tavşan diş; olarak bilinen, öndeki iki dişin diğer dişlerden uzun olması, kadınlarda daha çekici bir gülümsemenin elde edilmesini sağlar. Genellikle kadınlarda ön iki diş diğerlerine göre daha uzundur. Bunlar ilk süren ve aşınmaya en fazla uğrayan dişlerdir. Bundan dolayı zamanla bu dişlerin boyları kısalır. Ön iki dişi daha uzun yaparak daha genç, dinamik ve çekici bir gülümseme elde edilebilir.‘‘
Uygulamanın önce sanal olarak bilgisayar ortamında hastaya gösterildiğini belirten Arslan, düzenlemelerin ardından, dişlerin bilgisayar ortamına aktarılan bu verilerle hazırlandığını söyledi.
Provayla hastanın, dişlerinin son görüntüsü hakkında işlem bitmeden fikir sahibi olabildiğini kaydeden Arslan, daha sonra da dişlere belirlenen kalıptaki laminanın uygulandığını anlattı.
Bu yöntemin tek başına ya da kombine tedavi olarak uygulanabildiğini bildiren Arslan, ‘‘Özellikle ince yapılı dudaklarda lamina tedavisiyle beraber uygulanan dudak şekillendirme işlemleri estetik başarıyı artırır. Diş etleri ve dudaklardaki asimetriler de bu tedaviler çerçevesinde estetik laminalarla rahatlıkla düzeltilebilir‘‘ şeklinde konuştu.
Çene gelişimini tamamlamış herkese 16 yaşından sonra bu yöntemin uygulanabileceğini kaydeden Arslan, porselen protezler arasında diş dokusuna en az müdahale gerektiren uygulamalar olduğu için estetik laminaların diş yapısına zarar vermediğini söyledi.
Bu işlemin, dişler üzerine porselenlerin yapıştırılmasıyla ya da ‘‘kompozit‘‘ denilen beyaz dolgu materyalleri ile yapılabildiğini belirten Arslan, ‘‘Porselen laminalar dişler üzerine yapıştırıldıklarından dolayı sökülmeleri zordur, ancak kompozit laminalar rahatlıkla sökülebilir‘‘ dedi.
Bu işlemi sadece kadınların değil, erkeklerin de yoğun olarak talep etiğini anlatan Arslan, ‘‘Dişlerinde eğrilik, aralık, çapraşıklık, düzensizlik, renk ve şekil bozukluğu olan herkes bu tür restorasyonları yaptırabilir. Ortodontik tedaviye göre dişlerin sadece şekillerinin değil, aynı zamanda renklerinin de değişebilmesi bu tür protezlerin en önemli avantajıdır. Üstelik uygulama süresi de oldukça kısadır‘‘ diye konuştu.
Uzman diş hekimi Dr. İlker Arslan, bu işlemlerde ağrı hissedilmediğini, hastanın sosyal hayatında hiçbir değişiklik olmadığını sözlerine ekledi.