Ağız ve Çene Cerrahisi

Ağız ve çene cerrahisi, ağız, çene ve yüzün sert ve yumuşak dokularının fonksiyonel, estetik yönlerini içeren bozuklukların, hastalıkların ve yaralanmaların tedavisi ile ilgilenen diş hekimliği alanıdır. Diş çekimi, gömülü yirmi yaş dişlerinin ameliyatları, implant tedavisi, kök ucu rezeksiyonları, çene çıkıkları ve kırıklarının tedavisinin yanında çene kist ve tümör operasyonları gibi cerrahi operasyonlar ve ameliyatlar Ağız ve Çene Cerrahisi biriminde gerçekleştirilmektedir.

Toplam 4 tane olmak üzere çenelerin her iki tarafında birer tane yer alan, alt ve üst çenedeki 3.cü büyük azı dişi olarak adlandırılır.

20 Yaş Dişleri Ne zaman Çıkar?

Çene kemiğinin müsait olma durumuna bağlı olarak, 15 yaşından itibaren çıkmaya başlar. Bazı durumlarda ileri yaşlarda da çıkabilme durumu göstermektedir.

Alt 20 Yaş Dişleri Neden Daha Zor Çıkar?

Alt 2. büyük azı dişinin arkasında yeterli yer olmaması

Diş gelişiminin, alt çenenin gelişim hızını yakalayamaması

20’lik Dişlerin Neden çekilmesi Gerekiyor?

Yirmilik dişler diş etlerinde iltihaplanmaya sebep olabilirler. Etkilenen dişler enfeksiyona veya çevredeki dişlere zarar verebilir. Komşu dişlerde çürük ve diş eti problemine neden olurlar. Yirmilik dişler, diğer dişlerinizin konumlandırılmasını etkileyebilir, ön grup dişlerde çapraşıklığa sebep olabilirler.

20 yaş dişlerinin çekimlerinden sonra neler olabilir?

Ağrı

Şişlik

Morarma

Ağız açmada güçlük olabilir.

Bu gibi şikayetler 1 hafta içerisinde geçmektedir.

20 Yaş Dişlerinin Çekiminden sonra nelere dikkat edilmelidir?

Diş çekimi sonrasında yara üzerine yerleştirilen tampon 20 dk. boyunca muhafaza edilmelidir.

Çekim sonrası çalkalama, tükürme yapılmamalıdır.

Sıcak içecek ve gıdalar, asitli içecekler ve baharatlı gıdalardan kaçınılmalıdır.

Uyuşukluk süresince yemek yememeli, 2 saat kadar bir şey içilmemelidir.

Yara, iyileşme gerçekleşinceye kadar korunmalıdır.

Sıvı içeriği fazla olan gıdalarla beslenilmelidir.

Sigara içilmesi yara iyileşmesini geciktireceğinden bırakılmalı ya da en aza indirilmelidir.

Gömük 20 yaş dişleri mutlaka çekilmeli midir?

Her hangi bir sıkıntıya sebep olmayan ve radyolojik incelemede komşu dişler ve çevre dokulara zarar vermeyen dişlerin çekilmesine gerek yoktur.

Gömük 20 yaş dişlerinin periyodik olarak kontrol edilmesi gereklidir.

Aft genellikle ağız içinde meydana gelen küçük lezyonlardır. Sıklıkla dil, dudak ve yanak mukozası, yumuşak damak ve diş etleri üzerinde gelişen sarı kırmızı hare ile çevrili ağrılı ülser lezyonlarıdır. Tek olabildiği gibi birden fazla da olabilir. Bayanlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Çok ağrılı seyreder ve bulaşıcı değildir.

Aftın Sebepleri Nelerdir?

Aftın gerçek nedeni bilinmemektedir, ama günlük yaşantıdan bazı etkenler aft oluşumuna sebep olmaktadır. Bu etkenler şöyle sıralanabilir:

Yüksek stres

Travma, kronik olarak dudak ve yanak ısırma aftın oluşumunu hızlandırabilir.

Sirke, turşu, aşırı baharatlı ve tuzlu yiyecekler aft oluşumunu arttırabilir.

Behçet hastalığı

Aşırı sigara tüketimi

Beslenme bozuklukları

B12 vitamini eksikliği

Aft Nasıl Tedavi Edilir?

Aft yaraları için bir tedavi yoktur, sadece rahatsızlığı hafifletmeye yardımcı olan tedaviler vardır.

Aftlar genellikle hiç bir şey yapılmasa bile 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşir.

Sıcak ve baharatlı yiyecekler kullanılmamalıdır.

Yemeklerden önce ağrı kesici spreyler kullanılabilir.

Anestezik kremler kullanılabilir.

B kompleks vitamin desteği kullanılabilir.

Lazer uygulamaları ile tedavi edilebilir.

Ağız kanseri dudak, dil, yanaklar, ağız tabanı, sert ve yumuşak damak, sinüsler veya bademcikleri içerebilen kanser tipidir. Erken teşhis edilmezse ve tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir. Ağız kanserleri çok ağrılı değildir ve çok hızlı ilerler. Ağız kanserlerinden korunmada en etkili yöntem düzenli diş hekimi kontrolüdür.

Ağız kanserlerinin sebepleri nedir?

Amerikan Kanser Derneği’ne göre, erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla fazladır ve 40 yaşın üzerindeki bireylerde daha çok karşılaşılabilen bir durumdur.

Sigara, puro ya da pipo içenlerin, içmeyenlere göre ağız kanserine yakalanma riski daha fazladır.

Tütün çiğneme gibi zararlı alışkanlıklar.

Alkolün aşırı tüketimi.

Kanserojen maddeler

Aşırı güneşe maruz kalma, özellikle genç yaşta.

Kronik travmalar (devamlı dudak ve yanak ısırma)

Genetik yatkınlık

Kötü ağız bakımı

Ağız kanserlerinin belirtileri nedir?

Ağız içinde iyileşmeyen ve kolaylıkla kanayan yaralar

Diş etlerinde, dilde kırmızı, beyaz lekeler

Seste boğukluk

Yutkunma zorluğu

Dil ve çene hareketlerinde zorlanma

Ağzın çeşitli bölgelerinde his kaybı ve uyuşukluk

Sebepsiz şişlikler ve yaralar

Kendiliğinden oluşan kanamalar

Kronik boğaz ağrısı veya ses değişikliği

Kulak ağrısı

Kilo kaybı

Alveolit Kemik İltihabı nedir?

Diş çekiminden sonra 2-3 gün içinde ortaya çıkan ağrı ile karakterize bir rahatsızlıktır. Sebebi çekim bölgesinde yeterli kanlanma olmamasına bağlı olarak çekim soketinin boş kalmasıdır.

20 yaş dişlerinin çekimi sonrasında daha çok rastlanır.

En önemli sebeplerinden biri çekim sonrasında sigara kullanımıdır.

Çekim boşluğundaki kan pıhtısının hasta tarafından temizlenmesi o bölgede kemiğin açıkta kalmasına neden olur. Bu da iyileşmenin gecikmesine ve yara bölgesinin ağrımasına sebep olur.

Alveolit Tedavisi

Diş çekimi yapılan bölge diş hekimi tarafından temizlenir ve ağrı kesici etkiye sahip bir pat uygulanır.

Alveoliti önlemek için neler yapılabilir?

Çekim boşluğu kürdan vs. ile karıştırılmamalıdır.

Çekim sonrasında ağız su ile çalkalanmamalıdır.

Sigara kullanılıyor ise bir süre ara vermelidir.

Apikal rezeksiyon diş kökünde çürük veya travmaya bağlı olarak gelişen kistin, etkilenen kök bölgesi ile birlikte cerrahi olarak çıkarılmasıdır.

Apikal Rezeksiyon Hangi Durumlarda Yapılır?

Diş kökünde meydana gelen ve kanal tedavisiyle geçmeyen kist varlığında

Kanal tedavisinin kökün yapısına bağlı olarak yapılamadığı durumlarda

Kök kanal temizliğinin ve dolgu maddesi uygulanmasının başarılı bir şekilde yapılamayacağı dişlerde

Özellikle 20 yaş dişlerinde ve uzun süre tedavi edilmemiş çürük dişlerin kök kısımlarında oluşan patolojik oluşumlardır. Yumuşak doku ya da kemikte yerleşim gösterirler. Kemik içinde oluşan kistlerin uzun süre tedavi edilmemesi ve çok geniş alanlara yayılmasıyla tümörler oluşabilir. Kistler, insan vücudunun her tarafında oluşabilse de, en çok çenelerde görülürler.

Çene Kistlerinin Tedavisi

Çene kistleri cerrahi olarak tedavi edilirler. Müdahale olmadığı takdirde yüz bölgesinde şişlik, iltihaplanma, çene kemiğinde deformasyon, iyi ya da kötü huylu tümör oluşumu gibi ciddi sorunlara neden olabilir.

Operasyon sonrasında kesinlikle tükürülmemelidir ve ağız su ile çalkalanmamalıdır. Tükürmek ve ağzı su ile çalkalamak yara yerinde oluşacak pıhtıyı ortadan kaldıracağı için kanamanın yeniden başlamasına ve yara yeri iyileşmesinin gecikmesine neden olacaktır.Operasyon sonrasında 2 saat hiç bir şey yenmemelidir ve içilmemelidir. İçecekler ılık olmalıdır.

Operasyon sonrasında ilk 24 saat boyunca müdahale edilen bölgeye belirli aralıklarla dışarıdan buz tatbik edilmelidir.

Sigara kullanımına ara verilmelidir.

Operasyon bölgesi temiz tutulmalıdır.

Kalp hastaları mutlaka çekim öncesinde kullandığı ilaçlar ve hastalığının tipi hakkında hekimi bilgilendirmelidir. Anti koagülan (kan sulandırıcı) kullanan hastalar uzman hekim nezaretinde ilaca ara vermelidir.

Kan hastalığı bulunan hastalar mutlaka konsültasyona gitmeli ve hastalığı hakkında diş hekimini bilgilendirmelidir.

Sinir sistemini düzenleyici ilaç alan hastalar kullandıkları ilaçları bildirmelidir çünkü bu ilaçlar yapılan anestezik maddenin etkisini azaltabilir.

Şeker hastalarının değerlerinin kontrol altında olması gereklidir.

Hamilelikte, ilk ve son üç ay güvenlidir yine de kadın doğum uzmanı ile konsültasyon yapmak gerekir.

Alerji rahatsızlığı olan bireylerde, hasta hekime neye alerjisi olduğunu belirtmelidir.

Kullanılacak anestezik maddelerin hasta için allerjen olup olmadığı test edilmelidir.

Tansiyon hastalarının mutlaka ilaçlarını almış olmaları gerekir ve kullandığı ilaçları mutlaka hekime belirtmelidir. Değerler normal ise çekim yapılabilir.

Diş çekiminden sonra Neler Yapılmalıdır?

Çekim bölgesine yerleştirilen tampon 20 dk. boyunca çıkarılmamalıdır.

Çekim sonrası çalkalama, tükürme yapılmamalıdır.

Sıcak, baharatlı, asitli içecekler ve gıdalardan kaçınılmalıdır.

Uyuşukluk süresince yemek yememeli, 2 saat kadar bir şey içilmemelidir.

Çekim bölgesi iyileşene kadar korunmalıdır.

Sıvı içeriği fazla, ılık ve soğuk beslenilmelidir.

Sigara içilmesi yara iyileşmesini geciktireceğinden bırakılmalı ya da en aza indirilmelidir.

Kemik grefti nedir?

Kemik grefti (kemik tozu) çeşitli kaynaklardan elde edilen partikül şeklinde materyallerdir. Bunlar insan kaynaklı (otojen), hayvan kaynaklı ya da sentetik olabilirler. Başarı oranı en yüksek olanı otojen greftlerdir . İşlem esnasında çene kemiğinden veya farklı bölgelerden elde edilen otojen greftler , kişinin kendisinden elde edildiğinden dolayı, çok daha hızlı bir iyileşme sağlanır.

Kemik grefti neden kullanılır?

Kemik yetersizliğine bağlı implant tedavisi yapılamadığında başvurulan bir yöntemdir. Çekim yapılan dişte enfeksiyon varlığından dolayı kemik kaybı yaşandıysa, herhangi bir sebepten yeterli miktarda ve yoğunlukta kemik yoksa, greft uygulaması yapılır. Sinüs lifting işlemlerinde, kist oluşumlarına bağlı kayıplarda, implantın yerleştirilmesi esnasında iyi bir kemik seviyesi oluşturmak adına uygulanır. Kemik greftleri içeriğindeki hücreler kemik yapımını ve yoğunluğunu tetikler. Buna kemik ogmentasyonu denir.

Sinüs lifting tekniği nedir?

Sinüs boşluğu, üst çenede azı dişlerimizin bulunduğu bölge ile komşuluğu olan anatomik bir yapıdır. Hava ile dolu bu boşluklar bazı durumlarda aşağı doğru sarkar. Bundan dolayı üst çenemizdeki mevcut kemik miktarı azalır. Hastalar hareketli protez kullanmak istemediklerinde veya diş kaybına bağlı implant yapmamız gerektiğinde, buradaki kemik yetersizliği implant uygulamalarına engel olur. Sinüs lifting tekniği ile sinüs tabanı, cerrahi uygulamalarla bir miktar kaldırılır. Bu sayede uygulanacak implant için gerekli hacim sağlanmış olur.

İki çeşit sinüs lifting tekniği vardır:

Açık sinüs lifting tekniği

Kapalı sinüs lifting tekniği

Açık sinüs lifting tekniği:

Hastanın kendi kemik seviyesi 4 mm’ nin altındaysa bu teknik uygulanır. Lokal anestezi altında diş eti kaldırılır. Çene kemiğinde bir pencere açılır ve bu pencereden sinüs tabanındaki membrana zarar vermeyecek şekilde lifting işlemi yapılır. Çok hassas bir şekilde kaldırılan membranın arasına kemik grefti uygulanır ve bu bölge kapatılıp dikiş atılır. Kemik greftinin tamamen kemikleşebilmesi için 6 ay kadar bir süre beklenmelidir.

Kapalı sinüs lifting tekniği:

Hastanın kendi kemik seviyesi 4-5 mm’den fazla ise bu teknik uygulanır. Osteotom denilen aletlerde sinüs tabanı dikkatli bir şekilde kaldırılır. İhtiyaç duyulan hacim kazanılmış olur. Bu teknikle genellikle aynı seansta implant uygulaması yapılır.

Sinüs lifting işlemi sonrasında nelere dikkat edilmeli?

Hekim tarafından yerleştirilen tampon 20 dk kadar ağızda kalmalıdır.

Çok sıcak ve sert yiyeceklerden uzak durulmalı, daha çok yumuşak, ılık ve sıvı içeriği fazla olan gıdalar tercih edilmelidir.

Sigara kullanımından kaçınılmalıdır.

Ağız hijyenine dikkat edilmelidir.

Hapşırmak gibi basınç oluşturabilecek davranışlardan kaçınılmalıdır. Hapşırırken ağız açık olmalıdır. Ağzı kapatmak basınç oluşturacağından bundan kaçınılmalıdır.

Reçete edilen ilaçlar talimatlar doğrultusunda düzenli bir şekilde kullanılmalıdır.

Dişin ağız içinde görünen kısmının yanı sıra kemik içinde kalan kısmı da teşhis ve tedavide önemlidir ve röntgenler bu alanları görmeyi sağlar. Mevcut bir rahatsızlığın tedavisinde önemli olduğu kadar rahatsızlık vermeyen bir problemin erken teşhisinde de önemlidir.

Diş röntgenleri zararlı mıdır?
Dijital röntgen cihazlarının, filmli röntgen cihazlarının yerini almasıyla beraber uygulanan doz miktarı önemli ölçüde azalmıştır. Özellikle dijital panoramik cihazlar sayesinde tüm dişler tek seferde ve çok az doz uygulanarak değerlendirilebilmektedir.

Diş Apsesi Nedir?

Çürük veya travmaya bağlı dişlerin kökünde meydana gelen veya  diş kökü çevresindeki diş etinde meydana gelen apse şeklidir. Enfeksiyon dişten kemiğe doğru yayılarak diş etine kadar ulaşır.

Apseye sebep olan dişte kendiliğinden başlayan veya çiğneme sırasında artan ağrı olabilir.

Apse oluşmadan önce o bölgede hafif şişlik, ağrı ve duyarlılık başlatır. Apsenin oluşmasındaki en büyük etken hastanın tedaviyi ertelemiş olmasıdır. Yüzde, boyunda ve lenf bezlerinde şişlik görülebilir. Apse tedavisinde öncelikle apsenin drenajı sağlanmalıdır.

Bunu takiben kanal tedavisi veya dişin çekimi yapılabilir. Sistemik rahatsızlıkları engellemek için antibiyotik kullanmak gerekli olabilir. Ancak kesinlikle hekime danışmadan ilaç alınmamalıdır.

Blog Yazıları